

ENGİN ASLAN
Engin Aslan, 1980 yılında Sivas’ta doğdu. 2008 yılında Çukurova Üniversitesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Resim Anasanat Programından mezun oldu. 2013 yılında Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim-İş Eğitimi Anabilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimini tamamladı. 2017 yılında Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Resim Anasanat Dalı’nda Sanatta Yeterlik (Doctor of Fine Arts) derecesi aldı.
Engin Aslan, halen Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nde doçent olarak görev yapmaktadır. Sanatçı, IV. Sanat Dünyası Resim Yarışması ve International Biennial of Miniature Art – Timisoara / Romanya Bienal Resim Ödülleri başta olmak üzere, ulusal ve uluslararası yarışmalardan toplam 9 ödül kazanmıştır.
Yüzün üzerinde yurt içi ve yurt dışı sergide eserleriyle yer alan sanatçının; Amerika, Fransa, İngiltere, Rusya, Hollanda, Almanya, Brezilya, Romanya, Türkiye ve Macaristan’daki resmi ve özel koleksiyonlarda eserleri bulunmaktadır. Ayrıca Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltıraşlar Derneği (BRHD) üyesi olan sanatçı, çalışmalarına İzmir’de devam etmektedir.
Saygılarımla…
“Bir Zamanlar / Once upon a time”
Zamanın izleri, her ne kadar görünmez olsa da geçmiş ile şimdinin kesişim noktasında kaybolma eğilimindedir. Genellikle “Bir zamanlar” ifadesiyle başlayan cümleler ya geçmişe yönelik bir özlem ya da zamanın kaybolmuş yankılarının bir ifadesi olarak değerlendirilir. İşte “Bir Zamanlar” sergisi de gölgeler arasında kaybolan, görünmeyen ve unutulmuş olanın izlerini araştırarak izleyiciyi geçmişin ve örtük bir dünyanın keşfine davet etmektedir. Bu sergi, bir zamanlar ait olduğumuz kimliklerin, mekânların ve aidiyet duygularının kırılganlığını vurgulamakta, zamanın akışında yitip giden anları, sesleri, düşünceleri ve varlıkları görünür kılmaktadır.
Gölgeler, bu bağlamda hem bir yansıma hem de bir boşluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Kimlikler, anılar ve duygular yitip giderken geriye yalnızca bir iz, bir gölge kalmaktadır. Sergide yer alan her bir eser, bireysel ve kolektif kimliklerin parçalanma süreçlerini ve zamanla toplumsal değişimlerin bu kimlikler üzerindeki etkilerini eleştirel bir bakışla soruşturmaktadır. Parçalanmış figürler ve siyahın içindeki biçimlerin kayboluşu, bir zamanlar var olmuş olanın kırılgan doğasını izleyiciye hatırlatmaktadır. Bu bağlamda gölgeler, varlık ve yokluk arasındaki kesişim noktalarını işaret eden bir metafor hâline gelmektedir.
Sonuç olarak geldiğimiz şu zaman diliminde tüm bu değişim ve dönüşümlerle birlikte muğlaklaşan kimlikler, aidiyet duyguları ve zayıflayan toplumsal bellek, sanatçının eserleriyle yeni bir gerçeklik alanında yeniden kurgulanmıştır. Sanatçı, siyahın yalın gücünü kullanarak biçimleri renklerden arındırılmış bir sanatsal biçemde sunmayı tercih etmektedir. Siyah, bu bağlamda bir renk noksanlığından ziyade, saf bir özün ve duyumun taşıyıcısı olarak ele alınmaktadır. Renklerin yarattığı yanılgılardan sıyrılarak izleyiciyi biçimlerin özüne yönlendiren bu yaklaşım, izleyici için gözü olduğu gibi dolaysız görmeye bir davet olarak anlaşılmalıdır.
İbrahim YILDIZ (Dr. Öğr. Üyesi)
Gaziantep Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi
Resim Bölümü