“Kadrajda İspanya” Erdinç Yılmaz Kişisel Fotoğraf Sergisi

Doç. Dr. Erdinç Yılmaz

1985 yılında Mersin’de doğan Erdinç Yılmaz, lisans eğitimini Hacettepe Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünde tamamladı. Bu süreçte edebi metinlerle kurduğu düşünsel ilişki, onu anlatı yapılarına, kültürel temsillere ve dilin görsel imgelerle kurduğu ilişkiye yöneltti. Lisansüstü çalışmalarına Gaziantep Üniversitesi İletişim ve Toplumsal Dönüşüm Yüksek Lisans Programı ile başlayan Yılmaz, akademik yolculuğunu Gazi Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema Doktora Programı ile derinleştirdi. Yılmaz, 2022 yılından bu yana Gaziantep Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Film Tasarımı ve Yönetimi Bölümünde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.

 

Yılmaz, sinemayı yalnızca bir sanat alanı olarak değil, toplumsal hafızanın, kültürel temsilin ve düşünsel yapının bir parçası olarak ele alır. Film kuramı, görsel anlatı biçimleri ve sinema-felsefe ilişkisine odaklanan akademik yaklaşımı, çalışmalarına kavramsal bir tutarlılık kazandırır. Yılmaz, fotoğrafla kurduğu ilişkiyi, bu kuramsal yönelimin görsel bir sezgi alanına taşınmış biçimi olarak görür ve fotoğrafı yalnızca bir kayıt aracı değil, zamanla derinleşen bir gözlem biçimi olarak değerlendirir. Bu yaklaşım, 2025 yılında açılan “Kadrajda İspanya” başlıklı kişisel sergisinde belirginlik kazanır. Yılmaz, akademik ve yaratıcı çalışmalarında kavramsal açıklık ile biçimsel tutarlılığı bir araya getirerek, bu sergide düşünsel yaklaşımını görsel anlatım olanaklarıyla buluşturmaktadır.

Kadrajda İspanya

Bu sergide yer alan 53 fotoğrafı, İspanya’nın farklı bölgelerinde gerçekleştirdiğim saha gözlemleri sırasında kaydettim. Çalışmalarımda, kent yaşamı, mimari çevre, doğal peyzajlar ve kültürel izlekler üzerine düşünsel bir çerçeve kurmaya özen gösterdim. Her bir kareyi, estetik bir arayış ve kavramsal tutarlık doğrultusunda, belirli bir zaman aralığında yapılandırdım.
Görüntülerin çoğunu gün doğumunun hemen ardından, kentsel hareketliliğin henüz başlamadığı saatlerde çekmeyi tercih ettim. Bu zaman dilimi, doğal ışığın en yalın formunu sunduğu ve çevresel detayların görsel açıdan daha dengeli biçimde algılandığı bir geçiş alanı oluşturmaktadır. Işığın bu niteliğinin, mekânla kurulan ilişkinin daha doğrudan ve sezgisel bir yapıya bürünmesine katkı sağladığını düşünüyorum.
Her kompozisyonu, çevrenin sunduğu biçimsel olanaklarla birlikte değerlendirdim. Fotoğraflarda yer alan mimari unsurlar, doğal oluşumlar ve gündelik yaşama ait izler, belirli bir görsel düşüncenin taşıyıcıları olarak konumlanmaktadır. Kadrajın sınırlarını belirlerken, estetik kararların yanında, zamana ilişkin farkındalık ve mekânsal süreklilik de belirleyici rol oynamıştır.
Bu sergiyi hazırlarken, görsel belgeler aracılığıyla bir ülkenin yüzeysel imgeleri yerine, onun ritmiyle, dokusuyla ve ışıkla kurduğu ilişkiyle ilgilendim. Her karede, bir gözlemin ötesinde, süreklilik arz eden bir dikkat, bir birikim ve düşünsel yapı hedefledim. Kadrajda İspanya, görsel temsilin sınırlarında dolaşan ve anlam üretiminin farklı katmanlarına dokunan bir anlatı dizisi olarak yapılandırılmıştır. Bu çalışmalarda, ışık, mekân ve zamanla kurulan dikkatli ilişkinin izleri görülmektedir.

Doç. Dr. Erdinç Yılmaz

Kadrajda İspanya

Bazı bakışlar, görüntüyü yakalamaz; onu inşa eder. Bazı fotoğraflar, bir anın kaydından fazlasını sunar; görünene ait tüm düşünceyi harekete geçirir. Doç. Dr. Erdinç Yılmaz’ın “Kadraja İspanya” başlıklı kişisel sergisi, tam da bu türden bir görsel inşa biçiminin ifadesidir. Yüzeyde bir kent, bir yapı, bir yol; fakat kadrajda zamanın örgüsü, kültürün izleri ve ışığın sezgisel boyutu yer alır.
Sergide yer alan 53 fotoğraf, İspanya’nın farklı coğrafyalarında çekilmiştir. Ancak bu görsel alanlar yalnızca bir seyahat güzergâhının uzantısı değildir; her biri bilinçli bir gözün seçimi, estetik bir kurguya dönüşen mekânsal tanıklığın sonucudur. Erdinç Yılmaz, fotoğrafla olan ilişkisinde gezen bir bakıştan çok, düşünen bir çerçeveye odaklanır. Fotoğraflar, rastlantının değil; dikkatli bir zamanlamanın, mekânla kurulan incelikli diyaloğun ve gün doğumunun hemen sonrasındaki ışıkta aranan görsel denge arayışının ürünüdür. Bu anlar, yalnızca daha az kalabalık oldukları için değil; ışığın doğrudanlıkla saydamlık arasında kurduğu ilişki en arı hâliyle bu saatlerde belirdiği için seçilmiştir.
Fotoğraflar, yalnızca mimari biçimlere, doğa görünümlerine ya da sokak manzaralarına yönelmez. Her karede, bir kültürün görsel hafızasıyla kurulan özgün bir temas sezilir. Işık, taş yüzeylerde, pencere boşluklarında, insan izi taşıyan patikalarda görünür hale gelir. Gölgeler, anlatının derinliğini değil; biçimin yönünü belirleyen birer yapı öğesi gibi kullanılır. Bu yaklaşım, Yılmaz’ın yalnızca bir görsel kaydedici değil; bir anlam düzenleyici olduğunun işaretidir.
Erdinç Yılmaz’ın akademik geçmişi, bu sergide estetik bir kurumsallıkla birleşir. Hacettepe Üniversitesi’nde aldığı edebiyat eğitimi, onun metinler ve imgeler arasındaki geçişkenliği kavramasında etkili olmuştur. Gaziantep Üniversitesi’nde yürüttüğü yüksek lisans çalışması, toplumsal dönüşümün görsel temsilleriyle kurduğu bağı derinleştirmiş; Gazi Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema Doktora Programı ise sinemayı bir anlatı alanı olarak değil, bir düşünsel yapı olarak çözümleyebilecek donanımı kazandırmıştır. Tüm bu akademik zemin, “Kadraja İspanya” sergisinde yalnızca görsel estetikle sınırlı olmayan; düşünsel süreklilik taşıyan bir fotoğraf diline dönüşmüştür.
Sergideki kompozisyonlar, her ne kadar tekil anlara ait gibi görünse de, aralarında kurulan ritmik geçişler, bir anlatı bütünlüğünü ortaya çıkarır. Kadrajların ardında bir zaman duygusu vardır; ardışıklık, yineleme ya da tematik birliktelik gibi sinematografik unsurlar hissedilir. Bu da sergiyi, bir fotoğraf dizisi olmaktan çıkarıp, kurmaca dışı bir görsel senaryoya dönüştürür. Yılmaz’ın sinema ile fotoğraf arasında kurduğu bu geçişkenlik, hem anlatı kurgusuna hem de estetik yoğunluğa katkı sunar.
“Kadrajda İspanya”, bir ülkeyi temsillerle değil; izlenimlerle kavrayan bir bakışın ürünüdür. Fotoğraflar, gösterilenin ardındaki kültürel dokuyu, tarihsel yükü ve mimari belleği sezdirir. Her karede, bakılan değil; görülen vardır. Kentin ritmi, taşın sesi, gökyüzünün açıklığı bir aradalık duygusuyla örgülenir. Yılmaz’ın fotoğraf anlayışı, doğrudan temsili değil; dolaylı anlatıyı yeğler. Bu nedenle sergi, bir katalogdan çok bir yolculuğun hafızasıdır.
Akademik titizlikle estetik sezgiyi bir araya getiren bu üretim, yalnızca sanatsal değil; düşünsel bir çabanın da göstergesidir. Erdinç Yılmaz, görsel kültürün hızlı tüketimine karşı kadrajın içine yerleştirilmiş bir durma çağrısı sunar. İzleyiciye yalnızca bakmayı değil; seçmeyi, beklemeyi ve anlamayı önerir.

Prof. Dr. Ayhan Özer
Küratör